Göbekli Tepe

 Göbekli Tepe'nin Keşfi ve Tarihçesi


Göbekli Tepe, abidevi mimarinin dünyadaki en eski örneği olup, 12.000 yıl önce, Son Buzul Çağı'nın sonunda inşa edilmiş bir "mabet" olarak kabul edilir. Bu antik alan, 1995 yılında Türkiye'nin güneydoğusundaki Şanlıurfa şehri yakınlarında bir Kürt çobanın büyük, gömülü ve önceden işlenmiş taşları fark etmesiyle keşfedildi. Anadolu, çeşitli medeniyetlerin ve kültürlerin kaynaştığı bir pota olarak bilinir ve Göbekli Tepe, bu zengin tarihin en çarpıcı keşiflerinden biridir.

Göbekli tepe




Anadolu'nun Gizemli Geçmişi


Anadolu, Asya ile Avrupa arasında bir köprü ve Doğu ile Batı'nın kaynaşması olarak tanımlanır. Bu bölge, tarihte birçok medeniyetin beşiği olmuş ve birçok kayıp medeniyetin izlerini barındırmıştır. Göbekli Tepe'nin keşfi, modern arkeolojiye büyük bir katkı sağlayarak, medeniyetin bilinen en eski izlerini gün yüzüne çıkarmıştır.


Göbekli Tepe'nin Önemi


Göbekli Tepe, 12.000 yıl öncesine tarihlenen ve ilk yapılışı M.Ö. 10,000 civarında olan bir sitedir. Bu alan, karın veya göbek tepe anlamına gelen ismiyle dikkat çeker. 1995 yılından bu yana yapılan kazılarda, dikkat çekici oyma ve dekore edilmiş monolitlerin bulunduğu, dairesel ve dikdörtgen yapılar içeren büyük bir saha ortaya çıkarıldı. Bu yapıların 25'inden fazlası tespit edildi ve bunlardan bazıları arkeolojik dünyayı tersine çeviren ve bilinmeyen bir kültürü ortaya çıkaran yapılar olarak kazıldı.


Göbekli Tepe'nin Kültürel ve Tarihi Etkisi


Göbekli Tepe, sadece antik dünyanın en eski anıtı olarak değil, aynı zamanda insanlık tarihinin ilk tapınak kompleksi olarak da büyük bir öneme sahiptir. Bu alan, son Buzul Çağı'nın sonlarına doğru insanların sosyal ve dini yaşamlarına dair önemli ipuçları sunar. Göbekli Tepe'nin keşfi, modern bilim ve arkeoloji için büyük bir dönüm noktası olmuş ve medeniyetin başlangıcı hakkında yeni perspektifler sunmuştur.

Göbekli Tepe Türkiye




Arkeolojik Keşifler ve Sonuçlar


Göbekli Tepe'nin keşfi, 1995 yılından bu yana yapılan kazılarla daha da aydınlatılmıştır. Alanda bulunan monolitler, dikkat çekici oyma ve dekorasyonlarla süslenmiş olup, arkeologlar tarafından büyük bir hayranlıkla incelenmiştir. Bu anıtlar, antik insanların inanç sistemleri, ritüelleri ve sosyal organizasyonları hakkında önemli bilgiler sunar.


Göbekli Tepe: Modern Arkeolojinin Harikası


Göbekli Tepe, Giza Piramitlerinden bile eski olması nedeniyle, modern arkeolojinin en büyük keşiflerinden biri olarak kabul edilir. Bu antik alan, tarihin derinliklerine ışık tutarak, insanlık tarihinin bilinmeyen dönemlerine dair yeni bilgiler ortaya çıkarmaktadır.


**Göbekli Tepe: Antik Bir Ritüel Merkezi**


Göbekli Tepe, insanlık tarihindeki en gizemli ve etkileyici yapıların başında gelir. Bu antik site, M.Ö. 10.000 civarında inşa edilmiş olup, Son Buzul Çağı'nın sonuna kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Göbekli Tepe'nin şaşırtıcı yanı, sadece mimari değil, aynı zamanda yaşının da büyüklüğüdür. Abidevi yapısı ve muazzam korunmuşluğu, modern bilimin bile sınırlarını zorlar.


**Antik Ritüel ve Kült Merkezi**


Göbekli Tepe'nin önemi, sadece mimarisiyle değil, aynı zamanda işleviyle de ilgilidir. Bu alan, büyük ihtimalle bir yerleşim yeri değil, dini veya kült bir merkez olarak kullanılmıştır. Yapılan kazılar, siteye gelen insanların uzun mesafelerden gelerek belirli kültürel veya dini ritüeller için bir araya geldiğini ve sonra kendi bölgelerine geri döndüklerini göstermektedir. Göbekli Tepe'nin sadece önemli olaylar için kullanıldığına dair mezar delilleri bulunmamaktadır.


**Antik Zamanların Gizemi**


Göbekli Tepe'nin inşası, o dönem için büyük bir çaba gerektiren bir işti. Sitenin yapımına katılanlar, uzun mesafelerden gelerek taşları işleyip yerleştirmiş olmalılar. Alman arkeolog Profesör Schmidt'e göre, bu alanın duvarlarının ardında daha fazla bilgi saklanıyor olabilir. Ancak, bu sırları keşfetmek için sabırlı olmak ve kazıları dikkatli bir şekilde yürütmek gerekiyor.


**Bilinmeyen Bir Kültürün İzleri**


Göbekli Tepe'nin çevresinde bulunan diğer alanlar, aynı antropomorfik T-şekilli monolitleri içerir. Bu yapılar, çoğunlukla bir araya gelme ve ritüel faaliyetler için kullanılan yerlerdir. Göbekli Tepe, bu yapılar arasında en dikkat çekici olanıdır, özellikle de sütunların sofistike oyma ve kabartmalarla süslenmiş olmasıyla öne çıkar.

Göbekli Tepe  T sütünlar Taşlar 


**Büyük Boyutlar ve Detaylı İşçilik**


Göbekli Tepe'deki sütunlar, devasa boyutları ve detaylı işçilikleriyle dikkat çeker. Bazı sütunlar 5,5 metreye kadar yükselebilir ve 20 tona kadar ağırlığa sahip olabilir. Bu taşlar, sadece birkaç yüz metre ötedeki taş ocağından getirilmiş ve ustaca işlenmiştir. Göbekli Tepe'nin bu muazzam yapıları, antik insanların olağanüstü bir mühendislik yeteneğine sahip olduğunu gösterir.


Göbekli Tepe'nin antik ritüel merkezi olarak işlevi ve muazzam mimarisi, insanlık tarihindeki en büyük gizemlerden birini oluşturur. Bu antik alan, modern arkeolojinin ve bilimin sınırlarını zorlayarak, geçmişimizi anlamak için önemli ipuçları sunmaktadır.


**Göbekli Tepe'nin Tabakaları ve Yapıları**


Göbekli Tepe'nin arkeolojik katmanları, inşaat ve kullanımın farklı aşamalarını temsil eder ve üç ana tabakaya ayrılabilir: I, II ve III. III. Tabaka, en eski ve dolayısıyla en derin tabakadır ve aynı zamanda en karmaşık olanıdır. Bu, sitenin zamanla geriye doğru ilerlediğini gösteren bir durumdur, bu da ilginç sorulara yol açar.


**Tabakaların İşlevi ve Değişimi**


II. Tabaka daha temel bir yapıya sahiptir, I. Tabaka ise terk edilmeyi veya daha sonraki tarımsal kullanımı temsil eder. Bu değişiklikler, toplumsal yapıların, ekonominin ve dini uygulamaların değişmesi gibi faktörlerden kaynaklanabilir. I. Tabaka hala önemli buluntular üretmektedir, ancak bunların bir kısmı erozyon veya tarım faaliyetleri nedeniyle yer değiştirmiş olabilir.


**Antik Çekirdek ve Yapılar**


Göbekli Tepe sahası oldukça geniş olsa da, şu anda kazılan antik çekirdek daha küçüktür ve A-D harfleriyle tanımlanan dört yapı ile temsil edilir. Bu yapılar, keşif sırasına göre belirlenmiştir. III. Tabaka'da, her yapı farklı temalara ve artistik temsillere sahiptir ve ilk yapı grupları genellikle dairevi şekildedir.


Göbekli Tepe'nin tabakaları ve yapıları, insanların zaman içinde nasıl değiştiğini ve sitenin işlevinin nasıl evrildiğini gösterir. Bu tabakaların ve yapıların incelenmesi, geçmişteki insan aktivitesi ve toplumsal yapılar hakkında önemli bilgiler sağlar.



**Yapılar ve Tasvirler: III. Tabaka**


**A Yapısı (Yılan Yapısı):**

Bu yapı, başlangıçta T sütunlarındaki yılan tasvirlerinin baskınlığı nedeniyle "yılan yapısı" olarak adlandırıldı. Yılanların yanı sıra, tilki figürleri de belirgindir ve muhtemelen bu kültürde önemli bir rol oynuyordu. Yaban koyunu veya koçun içine paketlenmiş bir yılan grubunu tasvir eden oymaların bulunduğu bir sütun dikkat çeker. Bu yapıda ayrıca, yaban öküzü, tilki ve turna gibi hayvan tasvirleri de bulunmaktadır.


**B Yapısı (Tilki Sütunları Binası):**

Bu yapı, tilki figürlerinin baskın olduğu ve merkezdeki iki sütunun üzerinde gerçek boyutlu tilki oymalarının bulunduğu bir yapıdır. Ancak ilginç bir şekilde, bir taşta yer alan tilki figürü, daha sonra bir kemirgen benzeri bir yaratığa dönüşmektedir.


**C Yapısı (Yaban Domuzu ve Kuşların Yapısı):**

Bu yapı, yaban domuzu ve kuşların mükemmel tasvirlerinin hakim olduğu bir yapıdır. Yılanların yerine yaban domuzu tasvirleri kullanılmış olup, merkezi sütunlar çevresinde 11 ve dış sıralarda sekiz olmak üzere birçok hayvan figürü bulunmaktadır. Ayrıca, yapı içinde büyük bir çukur ve iki parçaya ayrılmış merkezi taşlar da bulunmaktadır.


**D Yapısı (Taş Devri Hayvanat Bahçesi):**

Bu yapı, devasa T-şekilli stel çiftlerinin olduğu ve insan figürlerini temsil eden yapıdır. Bu çiftler, biri ördek gibi görünen süslemeli bir kaide üzerine kurulmuş ve gerçek boyutlu tilki figürleriyle süslenmiştir. Ayrıca, "Akbaba Taşı" olarak adlandırılan bir sütun, ilginç ve karmaşık tasvirler içermektedir.


**E Yapısı:**

Bu yapı, merkezi sütunlar hariç, sadece temel izleri kalmış bir yapıdır. Yapının etrafında oyulmuş küçük sarnıçlar bulunmaktadır ve su temininde bir mesele olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca, çevredeki diğer Neolitik yerleşimlerde bulunan kayaya oyulmuş fincan benzeri çöküntüler de mevcuttur.


Bu yapılar, Göbekli Tepe'nin karmaşıklığını ve o dönemdeki kültürel ve dini pratiklerin çeşitliliğini göstermektedir. Her bir yapı, o döneme özgü farklı tasvirler ve semboller içermekte ve arkeologlar için önemli bir araştırma alanı oluşturmaktadır.


**Yıkılış ve Yeniden Kullanım:**


III. Tabaka'daki yapılar, II. Tabaka'daki inşaatlardan önce doldurulmuştur. Bu yapılar neden doldurulduğu belirsizdir, ancak bazı sütunların hasar görmesi veya kontrolsüz bir şekilde hareket ettirilmesi, diğerlerinin ise tamamen kaldırılmış gibi görünmesi, III. Tabaka'da küçük eserlerin kaldığını ancak heykellerin yerinde bırakıldığını göstermektedir.


III. Tabaka yapıları gömüldüğünde, sadece üst kısımlarının yer üstünde kaldığı ve bu çanak benzeri oyulmaların gömme işlemi tamamlandıktan sonra yapıldığı anlaşılmaktadır.


Kesin olarak söylenemese de, MÖ 9.500 civarında orijinal yapı olan III. Tabaka'nın yüzyıllar boyunca kademeler halinde gömüldüğü anlaşılmaktadır. Yapıları doldurmak için kullanılan malzeme, çeşitli araç-gereçler, taş işçiliği kalıntıları ve yiyecek artıklarını içermektedir. Bu malzeme, o döneme ait kültürel ve ekonomik pratikler hakkında önemli bilgiler sağlamaktadır.


II. Tabaka, kavramsal ve artistik olarak farklı bir muhit sunmaktadır. Burada yapılar daha küçük ve daha mütevazıdır, süslemeler ise daha basittir. II. Tabaka'nın, kültürel değişimin bir göstergesi olduğu düşünülmektedir. Bu dönemdeki yapılar, daha az iddialı ve daha yerleşiktir.


2013/14 sezonunda, arkeologlar III. Tabaka'nın yaklaşık 250 metre uzaklığında başka bir yapı olan 'H' Yapısı'nı ortaya çıkarmışlardır. Bu yapı, yaban domuzu temsillerine sahip oval şekilli bir yapı içerir ve diğer yapılar gibi gömüldüğü görülmektedir. Ancak, C ve H Yapıları'nı birbirine bağlayan tasarım, yaş ve sanat eserlerinin yanı sıra, gömüldükten sonra bile aynı saygısızlık fiilleriyle birbirine bağlandığı görülmektedir.


Bu saygısızlık fiilleri, III. Tabaka'daki yapıların gömülmesiyle ve II. Tabaka'daki değişikliklerle birlikte, bu yapıların bir hayat döngüsünün sona erdiğini ve kültürel veya dini olmasa da siyasi ve iktisadi temellerde bir değişikliği gösterdiğini ortaya koymaktadır. Yapılarda kasıtlı, hedefli ve ağır tahribat, ancak site kullanımının devam etmesi, bu site ve temsil ettiği cemiyetin güç dinamiklerinde büyük değişikliklerle birlikte, belirli bir inancın devamlılığını göstermektedir.


Göbekli Tepe'nin kökenleri hakkında akademik olmayan ve popüler kitapların 'alternatif' yazarlarının birçok teorisi bulunmaktadır. Bu teoriler genellikle III. Tabaka'daki kalıntılara dayanır ve eski bir medeniyetin varlığından, İncil'den alınan müphem referanslara kadar çeşitli konuları kapsar. Ancak, arkeologlar, yıldız hizalamaları gibi teorilerin çoğunu dışlar ve herhangi bir astronomik özellikle ahengine dair delil bulunmadığını belirtir.


Göbekli Tepe'nin açıkça yönlendirilmiş olduğu doğrudur, ancak III. Tabaka yapıları, gece gökyüzü veya astronomik özelliklerle değil, muhtemelen insanların yaklaşmış olabileceği Harran Ovası'nın güneyine doğru yönlendirilmiştir. II. Tabaka yapıları ise belirli bir hizalama göstermez.


II. Tabaka'nın terk edilmesinden sonra, Göbekli Tepe'de tarımsal ve yarı göçebe bir hayatın kurulduğunu ve daha sonra Roma, Bizans ve İslam dönemlerinde çeşitli etkinliklerin yaşandığını görüyoruz. Göbekli Tepe'nin adı, çok eski çağlarda zayıf bir kültürel sembolizmi temsil edebilir ve höyüğün tepesi bugün bile mümtaz bir yerdir.


Göbekli Tepe'deki değişimlerin kesin doğası hakkında kesin bir bilgiye sahip olamayız, ancak popüler spekülasyonlar yerine sorumlu düşünceye dayalı yaklaşımların daha uygun olduğunu hatırlamak önemlidir.



https://www.check-my-ip.net/domain-to-ip/antikzamanlar1.blogspot.comhttps://www.check-my-ip.net/domain-to-ip/antikzamanlar1.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne çıkan gönderi

Antik Mısır'da Kadınlar

  Antik Mısır 'da kadınlar, erkeklerle meslekleri dışında her açıdan eşit kabul edilirdi. Evin ve ulusun reisi erkeklerdi; ancak kadınla...