Antik Çin Felsefesi

Antik Çin Felsefesi

 

sima qian

Antik Çin felsefesi, Zhou Hanedanlığı'nın gerilemeye başlamasının ardından İlkbahar ve Sonbahar Dönemi ile Savaşan Devletler Çağı boyunca gelişen ve Yüz Düşünce Okulu olarak bilinen çeşitli inanç sistemlerini ifade eder. Bu dönemde, çeşitli filozoflar kendi felsefi okullarını oluşturmuşlardır. İşte bu okullardan bazıları:


1. Konfüçyanizm: Konfüçyüs tarafından kurulan ve sosyal düzen, ahlak ve yönetim üzerine odaklanan bir felsefi okuldur.


2. Taoizm: Laozi tarafından öne sürülen ve doğal uyum, içsel huzur ve doğal akışı takip etme fikirlerine dayanan bir felsefi okuldur.


3. Legalizm: Han Feizi ve Li Si gibi düşünürler tarafından geliştirilen ve otoriteye itaati vurgulayan, sıkı yönetim ve cezalandırma prensiplerine dayanan bir felsefi okuldur.


4. Mohizm: Mozi tarafından kurulan ve evrensel sevgi, eşitlik ve barışçıl bir dünya vizyonu üzerine odaklanan bir felsefi okuldur.


5. İsimler Okulu: Logik ve dil felsefesi üzerine odaklanan bir felsefi okuldur.


6. Yin-Yang Okulu: Doğanın dengesi ve zıtlıkların uyumu üzerine odaklanan bir felsefi okuldur.


7. Küçük Konuşmalar Okulu: İletişim ve etkileşimde bulunma üzerine odaklanan bir felsefi okuldur.


8. Kanuncular Okulu: Yasalara ve hukuka vurgu yapan bir felsefi okuldur.


9. Tarımcılık: Tarım ve doğayla uyumlu yaşam üzerine odaklanan bir felsefi okuldur.


10. Senkretizm: Farklı felsefi görüşleri bir araya getirerek sentezleyen bir yaklaşımı ifade eder.


Ayrıca, Yangizm, Görecelik, Askeri Okul ve Tıp Fakültesi gibi daha küçük felsefi okullar da bulunmaktadır.


Bu felsefi okullar arasında Konfüçyanizm, Taoizm ve Legalizm en etkili olanlarıdır ve Çin düşünce geleneğini derinden etkilemiştir. Bu okulların fikirleri, Qin Hanedanlığı'nın ardından gelen Han Hanedanlığı döneminde devlet politikalarını ve kültürel yaşamı şekillendirmiştir.

Zhou Hanedanı'nın genişlemesi ve ardından gelen feodal düzenin yeniden yapılanması, Savaşan Devletler Dönemi'nin zeminini hazırladı. Bu dönemde, Zhou Hanedanı'nın zayıflaması ve feodal lordların güçlenmesiyle birlikte Çin toprakları üzerinde birçok küçük devlet ortaya çıktı. Bu devletler arasındaki rekabet ve çatışmalar, Çin'i siyasi ve askeri açıdan parçalanmış hale getirdi.


Savaşan Devletler Dönemi boyunca, bu küçük devletler arasında sürekli savaşlar yaşandı. Bu süreçte, her devlet kendi egemenliğini sağlamak ve topraklarını genişletmek için mücadele etti. Bu savaşlar sırasında, askeri teknoloji ve stratejilerde önemli gelişmeler yaşandı. Aynı zamanda, bu dönemde devletler arasında diplomatik ilişkiler ve ittifaklar da oluştu.


Savaşan Devletler Dönemi aynı zamanda felsefi düşüncenin de yoğun bir şekilde geliştiği bir dönemdi. Bu dönemde ortaya çıkan felsefi okullar, Çin düşünce tarihine derin bir etki bıraktı. Yüz Düşünce Okulu olarak bilinen bu felsefi okullar, farklı düşünce sistemlerini ve ideolojileri temsil ediyordu. Bu okullar arasında Konfüçyanizm, Taoizm, Legalizm, Mohizm ve İsimler Okulu gibi önemli akımlar yer alıyordu. Bu felsefi okullar, dönemin siyasi ve toplumsal sorunlarına çözüm ararken, aynı zamanda Çin kültürü ve düşünce geleneğinin temelini oluşturdu.


Savaşan Devletler Dönemi, Çin tarihinde önemli bir dönemeçtir ve Çin'in birleşik bir imparatorluk haline gelmesine doğru bir adımı temsil eder. Bu dönemde yaşanan siyasi ve felsefi gelişmeler, sonraki Han Hanedanı döneminde Çin'in yeniden birleşmesinde ve imparatorluk yönetiminde belirleyici rol oynadı.

İlkbahar ve Sonbahar Dönemi, Çin tarihindeki önemli bir dönemeçtir ve felsefi düşüncenin yanı sıra siyasi ve toplumsal gelişmeler açısından da büyük öneme sahiptir. Bu dönemde yaşanan olaylar, sonraki dönemlerin şekillenmesinde belirleyici olmuştur.


Bu dönemde, devlet otoritesinin zayıflaması ve feodal lordların güçlenmesiyle birlikte, felsefi düşünce alanında da önemli gelişmeler yaşanmıştır. Farklı düşünce okulları, toplumsal ve siyasi sorunlara çözüm aramış ve kendi ideolojilerini geliştirmiştir. İlkbahar ve Sonbahar Dönemi, felsefi rekabetin en yoğun yaşandığı bir dönem olmuştur. Her bir düşünce okulu, kendi özgün perspektifini ve çözümlerini sunarak takipçi kazanmaya çalışmıştır.


Bu dönemde ortaya çıkan felsefi okullar arasında Konfüçyanizm, Taoizm, Mohizm, Legalizm ve İsimler Okulu gibi önemli akımlar bulunmaktadır. Bu okullar, Çin düşünce geleneğinin ve kültürünün temelini oluşturmuş ve sonraki dönemlerde de etkisini sürdürmüştür.


İlkbahar ve Sonbahar Dönemi, aynı zamanda siyasi istikrarsızlık ve sürekli savaşlar dönemi olarak da bilinir. Bu dönemde yaşanan çatışmalar, Çin topraklarının parçalanmasına ve birbirine rakip devletlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Savaşan Devletler Dönemi, İlkbahar ve Sonbahar Dönemi'nin ardından gelmiş ve bu çatışmaların doruk noktası olmuştur.


İlkbahar ve Sonbahar Dönemi, Çin tarihindeki büyük dönemlerden biridir ve Çin kültürünün ve düşünce geleneğinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu dönemde yaşananlar, sonraki dönemlerin siyasi, sosyal ve kültürel yapılarını etkilemiştir.

Her biri farklı bir bakış açısı sunan ve Çin düşünce tarihinde önemli bir rol oynayan başlıca okullar şunlardır:


1. **Konfüçyüsçülük:** Konfüçyüsçülük, Konfüçyüs (Kong Fuzi) tarafından temelleri atılan ve Çin toplumunda uzun süre etkili olan bir düşünce akımıdır. Konfüçyüs, toplumda düzen, ahlak, adalet ve sosyal ilişkilerin önemini vurgulamıştır. Konfüçyüsçülük, devlet yönetimi, aile ilişkileri ve kişisel gelişim gibi birçok alanda rehberlik sağlamıştır.


2. **Taoizm:** Taoizm, Laozi (Lao Tzu) tarafından kurulan bir felsefi ve dini akımdır. Tao Te Ching adlı eseriyle bilinen Laozi, insanın doğayla uyum içinde yaşamasını ve içsel dinginliği bulmasını öğretmiştir. Taoizm, doğal akışa uyumlu bir yaşam tarzını benimseyerek kişisel özgürlük ve içsel dengeyi vurgular.


3. **Legalizm:** Legalizm, devlet otoritesinin güçlendirilmesini ve hukukun katı bir şekilde uygulanmasını savunan bir düşünce okuludur. Legalist filozoflar, insan doğasının kötü olduğunu savunur ve devletin gücünü sıkı kontrol altında tutarak toplumu disipline etmeyi amaçlarlar.


4. **Mohizm:** Mohizm, Mozi tarafından kurulan bir düşünce akımıdır. Mozi, evrensel sevgi ve kardeşlik ilkelerini vurgulayarak toplumsal eşitliği ve barışı savunur. Mohistler, savaşa karşı çıkar ve toplumsal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik eder.


5. **İsimler Okulu:** İsimler Okulu, insanın bilgiyi ve gerçeği algılama yeteneğini sorgulayan bir düşünce okuludur. İsimler Okulu filozofları, dilin gerçeği nasıl yansıttığını ve insan algısının doğasını inceleyerek metafizik ve epistemoloji konularında derinlemesine düşünürler.


Bu okulların her biri, Çin tarihinde felsefi ve entelektüel çeşitliliği zenginleştirmiş ve toplumsal düşüncenin evrimine katkıda bulunmuştur. Her biri kendi benzersiz perspektifinden Çin toplumunun sorunlarına çözümler sunmuş ve sonraki nesillerin düşünce dünyasını derinlemesine etkilemiştir.

Konfüçyüsçülük, insanın içsel ahlaki potansiyeline vurgu yapar ve bunun geliştirilmesinin toplumsal düzen ve uyum için temel olduğunu öne sürer. İşte Konfüçyüsçülüğün temel ilkeleri:


1. **İnsanın İyi Doğası:** Konfüçyüsçülüğe göre, insanlar doğası gereği iyidir. Ancak, ahlaki olarak doğru bir yola yönlendirilmezlerse, doğal iyiliklerini kaybedebilirler. Bu nedenle, eğitim ve öğretim yoluyla insanların ahlaki gelişimini teşvik etmek önemlidir.


2. **Li ve Ren:** Konfüçyüs, "Li" ve "Ren" kavramlarını vurgular. "Li", geleneksel ritüeller, adetler ve sosyal görevlerin yerine getirilmesini ifade eder. "Ren" ise insanlık, sevgi ve hoşgörü gibi ahlaki erdemleri ifade eder. Konfüçyüs'e göre, "Li"yi doğru bir şekilde uygulayanlar "Ren" erdemini geliştirebilirler.


3. **Merhamet ve Empati:** Konfüçyüs, insanların birbirlerine karşı merhametli olmalarını ve diğerlerinin duygularını anlamalarını vurgular. Empati, toplum içinde uyumun sağlanmasına ve ilişkilerin güçlendirilmesine yardımcı olur.


4. **Liderlik ve Etik:** Konfüçyüs, liderlerin toplumun en iyi çıkarlarını gözetmeleri gerektiğine inanır. Bir lider, dürüstlük, adalet ve merhamet gibi erdemleri sergilemelidir. İdeal bir lider, halkının refahını sağlamak için adil ve sorumlu bir şekilde hareket etmelidir.


5. **Aile Değeri:** Konfüçyüsçülük, ailenin toplumdaki merkezi rolünü vurgular. Aile içindeki ilişkiler, toplumun genelindeki ilişkilerin temelini oluşturur. Konfüçyüs, ailedeki uyumu ve saygıyı teşvik eder ve bu değerlerin toplumsal düzeni korumada kilit öneme sahip olduğunu savunur.


Konfüçyüsçülük, Çin kültüründe ve düşünce tarihinde derin bir etki bırakmış ve hala günümüzde birçok insanın yaşam tarzını ve davranışlarını şekillendirmektedir.

Taoizm, evrenin temel gücü olan Tao'nun doğal akışına uyum sağlamanın önemini vurgular. İşte Taoizmin temel ilkeleri:


1. **Tao:** Tao, evrenin temel gücüdür ve her şeyin kaynağıdır. Tao, her şeyi yaratan, her şeyi koruyan ve her şeyi dengeleyen evrensel bir prensiptir. Taoizme göre, insanlar Tao'nun doğal akışına uyum sağladıklarında huzur, denge ve mutluluk bulabilirler.


2. **Wu Wei (Eylemsizlik):** Taoizm, Wu Wei kavramını vurgular. Wu Wei, doğal akışa uyum sağlama ve zorlamadan hareket etme fikrini ifade eder. Taoistler, doğal sürecin kendiliğinden gelişmesine izin vermenin, gereksiz müdahalelerden daha etkili olduğuna inanırlar.


3. **Yin ve Yang:** Taoizme göre, evrenin temel ikiliği olan Yin ve Yang, zıtlıkların birliğini temsil eder. Yin, karanlık, pasif ve dişi nitelikleri ifade ederken, Yang ise aydınlık, aktif ve erkek nitelikleri temsil eder. Yin ve Yang'ın bir denge içinde olması, evrenin uyum ve denge içinde kalmasını sağlar.


4. **Doğal Uyum:** Taoizm, insanların doğal dünyayla uyum içinde yaşamasını teşvik eder. Doğal süreçlere saygı duymak, insanın kendi içsel doğasını anlamasına ve evrenle bütünleşmesine yardımcı olur.


5. **Minimalizm:** Taoizm, basitlik ve doğallığı vurgular. Gereksiz karmaşıklıktan kaçınmak, içsel huzuru ve dengeli bir yaşamı teşvik eder.


Taoizm, insanların sadece doğal akışa uyum sağlamakla kalmayıp aynı zamanda diğer insanlara ve doğaya saygı duymalarını ve onlarla uyum içinde yaşamalarını öğretir. Taoistler, iç huzur ve dengeyi bulmanın yolu olarak Wu Wei'yi ve doğal akışı takip etmeyi benimserler.


Legalizm, insanların sadece kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini ve kötü davranışlarda bulunmaya eğilimli olduklarını savunur. İnsanların doğal dürtülerini kontrol etmek için katı yasal düzenlemelere ve sert cezalara ihtiyaç duyduğunu öne sürer. Legalizm, kişinin kendi başına bırakıldığında, istediği her şeyi yapabileceğini ve bu durumun kaosa yol açabileceğini iddia eder. Bu nedenle, toplumu düzenlemek ve kontrol altında tutmak için güçlü bir hükümet ve sıkı yasalar gerekir.


Legalizmin temel prensipleri şunlardır:


1. **Otorite ve Disiplin:** Legalistler, güçlü bir otoritenin ve disiplinin toplumu düzenlemek için gerekli olduğuna inanırlar. Hükümdarın otoritesi mutlak olmalıdır ve yasaların sıkı bir şekilde uygulanması gerekmektedir.


2. **Sert Cezalar:** Legalizme göre, suçlulara karşı caydırıcı cezalar uygulanmalıdır. Sert cezalar, suçluların tekrar suç işlemesini engeller ve toplumu düzen içinde tutar.


3. **Mükemmel Bir Hükümdar:** Legalistler, mükemmel bir hükümdarın güçlü, cesur ve etkili olması gerektiğine inanırlar. Hükümdar, ülkenin çıkarlarını korumak için her türlü önlemi almalıdır.


4. **Militarizm:** Legalizm, savaş ve askeri gücün önemini vurgular. Bir ülkenin gücünü korumak ve genişletmek için askeri güç kullanılmalıdır.


Legalizm, Qin Hanedanlığı döneminde etkili bir şekilde uygulandı ve sıkı kontrol altındaki bir hükümetle karakterizedi. Legalist politikalar, toplumsal düzeni sağladığı için Shi Huangdi döneminde tercih edildi, ancak uzun vadede popülerlik kazanmadı ve Qin Hanedanlığı'nın sonunu getirdi.

Mohizm, Mozi tarafından kurulan bir felsefi okuldur ve evrensel sevgi ve sonuçsalcılık ilkelerine dayanır. Mohizm'in temel öğretileri şunlardır:


1. **Evrensel Sevgi (Jian'ai):** Mohizm, evrensel sevgiyi, yani tüm insanları sevgi ve hoşgörüyle kucaklama fikrini vurgular. Mozi'ye göre, insanlar birbirlerine sevgi gösterdiğinde, toplumda barış ve uyum sağlanabilir.


2. **Sonuçsalcılık (Yi):** Mohizm'de sonuçsalcılık, kişinin eylemlerinin sonuçlarına dayalı olarak değerlendirilmesini önerir. Kişinin eylemleri, karakterini belirler. Eylemler "iyi" sonuçlara yol açıyorsa, o kişi "iyi" olarak kabul edilir.


3. **Barışçıl Çözümler:** Mozi, savaşan devletler arasında barışın sağlanması için çaba harcar. Her devletin birbirine karşı hoşgörü ve saygı göstermesi gerektiğini savunur. Savaş yerine, barışçıl çözümlerin tercih edilmesi gerektiğini öne sürer.


4. **Karşılaştırmalı İnceleme:** Mohizm'de, farklı görüşlerin karşılaştırmalı bir şekilde incelenmesi teşvik edilir. Mozi, insanların doğruyu bulmak için birbirleriyle fikir alışverişinde bulunmalarını ve tartışmalarını teşvik eder.


Mohizm, özellikle savaşan devletler arasında barışın sağlanması ve evrensel sevgi fikrinin yayılması için çaba gösterir. Ancak, Mohizm'in çabaları başarıya ulaşmadı ve savaşlar devam etti. Mohizm, Konfüçyüsçülük'ün Han Hanedanlığı döneminde devlet dini olarak kabul edilmesinden sonra gerilemiş olsa da, 20. yüzyılda Çin Komünist Partisi tarafından yeniden canlandırıldı.

İsimler Okulu, dil ve gerçeklik arasındaki ilişkiyi inceleyen mantıkçılar tarafından kurulmuştur. Hui Shih ve Kung-sun Lung tarafından temsil edilen bu okul, kelimelerin nasıl bir nesneye işaret ettiğini ve gerçeklikle nasıl ilişkilendirildiğini anlamaya odaklanmıştır.


Bu okulun taraftarları, dilin doğru kullanımının önemini vurgulamıştır. Örneğin, bir kelimenin (örneğin "sandalye" gibi) bir nesneyi ne kadar doğru ve etkili bir şekilde temsil ettiğini incelemişlerdir. Bu, tamamen teorik ve entelektüel bir yaklaşımdır ve okul, pratik meselelerden ziyade dilin doğası ve kullanımı üzerine odaklanmıştır.


İsimler Okulu, dönemin diğer düşünce okulları tarafından alay edilmiş olmasına rağmen, ilke ve prensipleri sonunda Taoist ve özellikle Konfüçyüsçü düşüncenin gelişimine katkıda bulunmuştur. Dilin doğru kullanımının önemi ve kelimenin bir nesneyi nasıl temsil ettiği konusundaki bu düşünceler, daha sonra Çin düşünce tarihinde önemli bir rol oynamıştır. Özellikle Konfüçyüsçülük aracılığıyla, İsimler Okulu, Sima Qian'ın Büyük Tarihçinin Kayıtları adlı eserinin yazımını etkilemiştir.

Yin-Yang Okulu, polimat Zou Yan tarafından Jixia Akademisi'nde kurulmuştur. Bu okul, her şeyin varlık/eylem (yang ilkesi) ve yokluk/eylemsizlik (yin ilkesi) arasında sürekli bir akış içinde olduğunu öğretmiştir. Bu temel öğretiye göre, doğal dünya ve insanın içindeki yerini açıklamak için yin ve yang kavramlarının tanınması gereklidir.


Yin-Yang Okulu'na göre, her şeyin yaşamındaki süreç yin ve yang enerjilerinin sürekli bir dönüşümüdür ve bu dönüşüm dengeyi korur. Doğadaki ve insan yaşamındaki her olgu ve olay, bu yin ve yang enerjilerinin etkileşimiyle açıklanabilir.


Zou Yan'ın felsefesi, insanların dünyanın işleyişini anladıklarında, bu anlayışın sadece kendi kişisel yaşamları için değil, tüm insanlık için de geçerli olduğunu öne sürmüştür. Bu da insanları bir araya getirerek evrensel bir anlayış ve uyum sağlar.


Zou Yan'ın öğretileri sonunda Taoizm tarafından benimsenmiş ve günümüzde Yin-Yang sembolüyle sık sık ilişkilendirilmiştir. Bu sembol, evrende var olan zıtlıklar arasındaki dengeyi ve uyumu simgeler.

Küçük Konuşmalar Okulu, halkın söylediklerini dinlemek ve rapor etmek için hükümet görevlilerini sokaklara gönderme politikasının bir sonucu olarak gelişti. Bu okul, aslında sıradan insanların düşüncelerinin ve endişelerinin temelini oluşturdu. Ancak, bu felsefe geniş bir takipçi kitlesi kazanamadı ve kurucusu veya nasıl gözlemlendiği hakkında çok az bilgi bulunmaktadır. Okulun takipçileri genellikle "Kurgucular" olarak adlandırılıyordu, çünkü bildirdikleri şeylerin gerçekten duydukları şeyler olup olmadığını tespit etmek imkansızdı. Bu nedenle, "Küçük Konuşmalar Okulu" olarak bilinen bu felsefi akımın temeli, halkın gerçek duygu ve düşüncelerinin ne olduğunu anlama çabasıyla ilişkilendirilir.


Kanunlar Okulu, adından da anlaşılacağı gibi, kişinin karakterini geliştirmenin ve devleti daha iyi hale getirmenin bir yolu olarak diplomatik politika eğitimine odaklanmıştır. Diplomasi eğitimi sayesinde kişi, başkalarına nezaketle davranmayı öğrenirken aynı zamanda onları kendi üstün konumu veya politikası konusunda ikna etmeyi de öğreniyordu. Bu okul sonunda Konfüçyüsçülük tarafından benimsenmiştir.

Tarımcılık, toplumsal sınıfların doğal olarak baskıya yol açtığını ve köylüden krala kadar herkesin toprağı eşit bir şekilde işlemesi ve emeğinden faydalanması gerektiğini savunan eşitlikçi bir felsefeydi. Başlıca savunucusu filozof Xu Xing (M.Ö. 372-c. 289) olan tarımcılık, böyle yaparak herkesin birbiriyle olan bağının farkına varacağını ve kendisine yardım edilmesini istediği gibi birbirine yardım edeceğini öne sürmüştür. Xu Xing'in felsefesi, sosyal yapının önemini vurgulayan Konfüçyüsçülüğün temel ilkeleriyle çelişiyordu ve Mencius tarafından eleştirilmiştir.


Senkretizm ise Konfüçyanizm, Taoizm, Legalizm ve Mohizm kavramlarını tek bir tutarlı felsefi sistemde birleştirmeye çalışmıştır. Bu ekolün en büyük savunucusu, esasen diğer üç sistemden Konfüçyüsçü vizyona uygun olanları alan Konfüçyüsçü alim Dong Zhongshu (M.Ö. 179-104) olmuştur. Dong Zhongshu'nun Senkretik yaklaşımı, modern çağda Çin'de ve tüm dünyada hala gözlemlenen Neo-Konfüçyüsçülüğün temelini oluşturacaktır.

Küçük okullar arasında Tıp Okulu, tarih boyunca sağlık ve iyilik hali üzerine önemli bir rol oynamıştır. Efsanevi hekimler Qibo ve Bian Que'nin liderliğinde, bu okulun vurguladığı diyet ve kişisel bakım prensipleri, Huangdi Neijing gibi önemli eserlerde kaydedilmiştir.


Askeri Okul ise savaş sanatı üzerine odaklanmış ve Sun Tzu ile Sun Bin gibi önemli stratejistlerin çalışmalarıyla tanınmıştır. Barışı koruma ve refahı teşvik etme amacı taşıyan bu okulun prensipleri, günümüzde bile iş stratejileri ve liderlik konularında önemli bir referans noktası olarak kabul edilmektedir.


Yangizm ve Relativist Okul gibi diğer küçük okullar da felsefi düşüncede çeşitliliği teşvik etmiş ve bireysel ifade özgürlüğünün önemini vurgulamıştır. Bu okulların Qin Hanedanlığı tarafından bastırılmasına rağmen, Han Hanedanlığı döneminde tekrar canlandırılmış ve Çin kültürünü önemli ölçüde etkilemiştir.


Sonuç olarak, bu çeşitli düşünce okulları, Çin felsefesinin zengin ve karmaşık bir dokusunu oluşturmuştur. Legalizm dışındaki tüm okullar, farklı perspektifler sunmuş ve Çin ve dünya tarihinde derin bir iz bırakmıştır. Bugün bile, Konfüçyüsçülük, Taoizm ve diğer büyük okulların prensipleri, Çin ve dünya kültüründe önemli bir rol oynamaya devam etmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne çıkan gönderi

Antik Mısır'da Kadınlar

  Antik Mısır 'da kadınlar, erkeklerle meslekleri dışında her açıdan eşit kabul edilirdi. Evin ve ulusun reisi erkeklerdi; ancak kadınla...